Turizm sektöründe siyah yalanlar

Dil Seçin

Turkish

Down Icon

Ülke Seçin

Turkey

Down Icon

Turizm sektöründe siyah yalanlar

Turizm sektöründe siyah yalanlar

Bugüne kadar beyaz yalanlar ile sürdürülen turizmde atlıyoruz, zıplıyoruz, dünya ilk bilmem kaçıncısı oluyoruz atmasyonlarına bir son vermek vakti geçti ama halen iyimserlik söz konusu. Neden? Çünkü Türk insanı gerçekler ile yüzleşmek istemiyor, hayal ettiği veya algı ile kendisine sunulan renkli dalga dümene daha fazla teşne oluyor. Bunun bilinen en kesin ilacı mevcut durum ile yüzleşip hatta hataları tarafsız olarak öne koyup çözümler aramak olmalıdır. Bunun yanında dürüst ve doğru olmayan rakamlar sadece durumu çarpıtmak dışında bir etki yapmıyor.

Turizm için beton tesis kafası halen geçerli ve muteber sayılıyor. Burada çok basit bir enflasyon tanımı unutuluyor. Çok yatak mı, planlı olarak üretilen kaliteli müşteri odaklı fazla kazanım mı? Tartışmada temel hata her otel tarzı yapılan tesisin para basan bir işletme olacağı varsayımıdır ki bu defalarca aksi olarak ispat edilmiştir. Enflasyonist piyasa nasıl oluşmaktadır? Cebi para dolu olan ama işten hiç anlamayan, bizim ülkede “yatırımcı” adı verilen kesim, herhangi bir otelde kalır, bakar ki işler iyi, günlük oda sayısı ile ödediği rakamı çarpar ve kafasındaki lamba yanar. Benzeri şey restoranda da oluşur, kuver sayısı ile ödediği rakamı çarpar ve ampul aydınlığında şıpın yatırım kararı verir. Bu tablo ilk aşamada inşaat ve cihaz satışı kapsamında değerlendirilirse piyasada para dönüşü olarak ekonomiye hareket kazandırmış gibi görünür ancak işletmelerin birkaç ay sonrasında beliren sorunlar piyasada arzı azdırır fakat talep yeteri kadar değildir. Sonuçta o günü kurtarmak için rakamlar geriye, tesis batışa gitmeye başlar.

Bu realite 1990 krizinden beri turizm ve yiyecek içecek sektöründe her yıl kendini tekrar etmektedir. Peki, buna karşı alınacak tedbir var mı? Nitelik, kalite, marka öne çıkartılarak kapasite sınırlaması ilk akılcı çözümdür. Bunu turizmde ileri ülkeler son on yılda uygulamaktadırlar. Neden bunu yapıyor diye sorulabilir. Aslında elek kullanıyorlar. Elek üstü müşteriyi kendine çekiyor böylece gelirini artırıp atıkları azaltıyor. Buradaki kazan kazan fikri henüz bize ulaşmış değil. Ancak diğer açıdan eğer akılcı planlar yapılabilse bu yeni durumda yatak açığından bahsedilebilir. Böyle bir noktaya erişebilmek için bize özgü yerel dokunun fazla olduğu yeni bir kavrama gereksinim var. Aslında bu yöntem salgın sonrası benimsendi ve bugün ileri ülkelerde gelir artırımı olarak ciddi bir şekilde ele alınıyor. Biz ise halen kelle sayarak ‘büyüdük’, ‘patladık’ diye kendimizi avutuyoruz.

Kapsam içine bugünlerde yaşanan ancak son on yılda çok kritik ve zarar verici hale gelen yangınlar ile zeytin ağaçları da girmektedir. Üzüm bağları ve şarap neredeyse unutuldu. Peki, HES’ler ve maden arama işleri? Bu paketi güncelde hiçbir turizmcinin anladığını zannetmiyorum. Aslında ne kadar basit ve yalın bir görüntü var ortada. Ne ki, 15-16 yıl önce dile getirdiğim aynı konu halen el değmeden raflarda durmakta. Sorumsuz kişiler tarafından yönetilen ve ağızlarda ekonominin temel direği olarak isim verilen turizm için bu hayati ve kritik maddeler es geçiliyor. Turizm camiası son 5 yıldır cayır cayır yanan güzelim ormanların söndürülmesi için yangın söndürme uçağı alımı için kılını bile kıpırdatmıyor. Güzelim dağlar altın aramak için delik deşik edilmeyi bırakın siyanür riskinden bahsetmiyor bile. Ya verimli topraklar? Kendileri beton binalar kondurarak gelecek 50 yılın dünyadaki ekonomik lider olmak şansını tepiyorlar.

Bugün teknoloji ile teneke farkında olmayan hiçbir sektör gelecek vaat etmiyor. Teknoloji de yanlış olarak cep telefonu ve QR koda indirgenmiş durumda. Ama o teneke kafalardan öyle fazla gürültü ortaya yayılıyor ki gerçekleri konuşmak hemen hemen olanaksız. Herkes hayal dünyasında ama vermeden almaya niyetli korsanlar her yerden bitiyor. En basit öğretiyi, tohumu toprak içine koymak, onu itina ile korumak ve büyütmek sonrası ancak meyve toplanabileceğini unutturmak istiyor. Hele dünyanın çöpünü ithal ederek yandaşa para kazandırıp, arta kalan çöpleri tabiata serbest bırakan zihniyete ses etmeyen turizmci ile sakız bile çiğnetmeyen, doğaya saygılı ve korumacı turizmden en fazla parayı kazanan kafa mukayesesi yapabilmek bile olanaksız. Bu yağmacı zihniyet ile nereye kadar?

Ne dersiniz?

Telegram Turizm Ekonomi

turizmekonomi

turizmekonomi

Benzer Haberler

Tüm Haberler
Animated ArrowAnimated ArrowAnimated Arrow