Araştırmacılar 'sağlıklı' atıştırmalıkların ani kalp krizi riskini artırmasıyla ilgili endişelerini dile getiriyor

Bilim insanları, sağlıklı yağ kaynakları olarak kabul edilen yağlı balık, kuruyemiş ve avokadonun daha önce düşünüldüğü kadar sağlıklı olmayabileceğini ileri sürdü.

Avustralyalı araştırmacılara göre, bu besinlerdeki başlıca suçlu, daha önce yapılan araştırmalarda kalp sağlığını koruduğu öne sürülen omega-3 adı verilen yağlar.

Ancak yeni bulgular, omega-3'ün vücutta iltihaplanmaya yol açtığını, obezite, tip 2 diyabet ve hatta kalp krizi riskini artırdığını gösteriyor.

Bulgular, 90'ların Çocukları olarak da bilinen, Avon Ebeveynler ve Çocuklar Uzunlamasına Çalışması'na (ALSPAC) katılan 2.800 katılımcının yer aldığı kapsamlı bir çalışmadan elde edildi. Bu çalışma, bugüne kadar gerçekleştirilmiş en ayrıntılı uzun vadeli sağlık çalışmalarından biri.

Araştırmacılar, annelerin ilk kez hamilelik sırasında işe alındığı 1991'den bu yana Avon bölgesindeki 14.000'den fazla ailenin sağlığını takip etti. En son araştırma, çocuklar 24 yaşına geldiğinde toplanan verilere baktı.

Sigara içme gibi yaşam tarzı faktörlerini de hesaba katan bilim insanları, omega-6 açısından zengin beslenmenin, kronik inflamasyon, kanser ve kalp sorunlarıyla bağlantılı bir kan biyobelirteci olan GlycA'nın daha yüksek seviyeleriyle ilişkili olduğunu buldu.

Bitkisel ve tohum yağlarında bulunan Omega-6'nın son yıllarda giderek artan oranda kalp sağlığıyla ilişkilendirildiği belirtiliyor.

Ancak araştırmacılar şaşırtıcı bir şekilde, genellikle 'kalp sağlığına yararlı' kabul edilen omega-3 yağları açısından zengin besinler tüketenlerde de GlycA'nın arttığını buldular.

Çalışmada yer almayan Chicago'daki RUSH Sağlıklı Yaşlanma Enstitüsü'nden Profesör Thomas Holland, Medical News Today'e sonuçların 'beklenmedik' olduğunu söyledi.

'Omega-3'ler somon ve sardalya gibi koyu yağlı balıklarda ve keten tohumu, chia tohumu ve ceviz gibi bitkisel besinlerde bulunur.'

'Çoğu insan bunların bağışıklık sistemini sakinleştirdiğini düşünür. Ancak bu çalışmada, daha yüksek omega-3 seviyelerinin daha az değil, daha fazla iltihaplanma ile bağlantılı olduğu ortaya çıktı.'

Çalışmanın başyazarı, Queensland Üniversitesi'nden moleküler bilim uzmanı Profesör Daisy Crick, "Bulgularımız, bunun 'omega-3'ün iltihap önleyici, omega-6'nın iltihap destekleyici olduğu' kadar basit olmadığını gösteriyor." dedi.

Sadece omega-3 alımını artırmanın iltihabı azaltmak veya kalp hastalıklarına karşı korumak için yeterli olmayabileceğini de sözlerine ekledi.

'İki yağ arasındaki dengeyi iyileştirmek, vücutlarındaki iltihabı azaltmak isteyen kişiler için daha iyi bir yöntem olabilir' dedi.

Uluslararası Epidemiyoloji Dergisi'nde yayınlanan araştırma, farklı yağ asitlerinin uzun vadeli sağlığı nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için daha fazla araştırma yapılmasını talep ediyor.

Ayçiçeği, soya fasulyesi ve kolza tohumu gibi tohum yağları çoklu doymamış yağlar açısından zengindir ve uzun zamandır tereyağı ve domuz yağı gibi doymuş yağlara göre 'kalp sağlığına yararlı' bir alternatif olarak pazarlanmaktadır.

Ancak Profesör Holland, tohum yağlarının artan tüketiminin obezite, kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve hatta otoimmün rahatsızlıkları tetikleyebileceği konusunda uyardı.

İngiltere'de yaklaşık 6,3 milyon kişinin kolesterolünün yüksek olduğu ve tedavi edilmediği takdirde kalp krizi ve felce yol açabileceği düşünülüyor. Prof. Holland, tohum yağlarının buna katkıda bulunabileceğini söyledi.

Geçtiğimiz yıl kalp krizi ve felçten kaynaklanan erken ölümlerin son on yılın en yüksek seviyesine ulaştığını gösteren endişe verici rakamlar ortaya çıktı.

MailOnline daha önce İngiltere'de NHS tarafından kalp krizi tedavisi gören 40 yaş altı gençlerin sayısının arttığını vurgulamıştı.

75 yaş altındakilerde kalp krizi, kalp yetmezliği ve felç vakaları 1960'lardan bu yana düşüş gösteriyor.

Bunun, sigara içme oranlarının düşmesi, ileri cerrahi teknikler ve stent ve statin gibi çığır açan buluşlardan kaynaklandığı düşünülüyor.

Ancak artık artan obezite oranlarının ve yüksek tansiyon, diyabet gibi ilişkili sağlık sorunlarının, bu duruma katkıda bulunan en önemli faktörlerden biri olduğu düşünülüyor.